18 Mayıs 2010 Salı

OKULLARDA "FORMA"YA DEVAM .......... (bence)

Çok büyük oranda ÖZENTİye dayalı yetişme şeklinin içindeki çocuklara bu serbesti verilirse ARALARINDA KISKANÇLIK temelli ciddi ve hatta ölümcül sonuçlar olması kaçınılmaz olacaktır..

Forma maddi farklılığı ÖRTEREK çocukların bir nebze de olsa özenti dürtüsünü engelliyor..


Geleceğimizi şimdiden KISKANÇLIK tohumlarıyla kurutmamak için yeterli ortalama gelir düzeyi ve bilince ulaşana kadar 'OKULLARDA FORMA'ya devam.. Ben forma ile eğitim aldım ve bugün ne giysem takıntım olmadı, incilerim de dökülmedi (yoktu ya neyse)..
 Toplumun menfaatinin olduğu yerde bireysel özgürlükler kısıtlanır, kısıtlanmalıdır.. Toplumların (milletlerin) devamı, refahı, huzuru ve gelişmesi buna bağlıdır.. tzkn.. tozkan... tozkant...


KONUYLA İLGİLİ BİR HABER:
MEB’in internetten düzenlediği öğrenci kıyafetlerinin serbest olup olmamasına yönelik ankette istediği desteği bulan Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, konuyu önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu gündemine getireceğini söyledi.
 OKULLAR PODYUMA DÖNER
Karara en yüksek sesli tepki okul kıyafeti üreticilerinden geldi. Sektörden 3 milyon insanın ekmek yediğini belirten Levra Giyim Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Özcan, “Öğretmenler ders mi verecek yoksa çocuklarının kıyafetlerini mi denetleyecek. Bakanlığın sektörden bizim durumumuzdan haberi yok” diye konuştu. Altılar Giyim Genel Müdürü Adem Altan, kararın uygulanmaya geçmesiyle işsizler ordusuna yenilerinin katılacağını söyledi. Altan “Ülke ekonomisine katkı sunan yaklaşık 5 milyar dolarlık bir piyasa iflas eder. Öğrenci maddi durumu iyi değilse her gün aynı kıyafetle okula gidecektir. Sınıflar podyuma döner” dedi.


TEK TİP DAYATMASI
Eğitim sendikaları ise serbest kıyafet uygulamasını destekliyor. Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Halil Etyemez, “Tek bir standarda ve renge endekslenmiş kılık kıyafet uygulamasından vazgeçilmesi yönündeki çalışmaları olumlu buluyoruz” açıklamasını yaptı. Demokrat Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı ise, “Tek tip öğrenci ve tek tip öğretmen profili eğitim psikolojisiyle bağdaşmaz” dedi.

Psikologlor ne diyor?

FORMA EZiCi FARKI ÖRTÜYOR
Psikolog Sevgin Esemenli, okul üniformasının sosyo-ekonomik farkı kapattığını belirtti. Esemenli şunları söyledi: “Bir çocuk okula çok iyi marka kıyafetle gelirken diğeri daha farklı giysiyle gelecek. Çocuklar kendini bu durumda ezik hissedecektir. Bakanlık bu noktada durumu iyi olmayan ailelere giyim yardımı yapabilir.”


KIYAFETi OLMAYAN NE YAPACAK?
Prof. Dr. Arif Verimli ise kıyafeti olmayan çocukların “Neden benim bundan yok” fikrine kapılacaklarını belirtiyor. Verimli, “Çocuklar birbirlerinin kıyafetlerini inceler. Eğer kendisinde yoksa bu çocukta isyana neden olur. Kıskançlıklar artar. Bu durumda kalıcı psikolojik sorunlara yol açar” dedi. Prof. Verimli Türkiye’de evinde ekmek bulamayan kişilerin olduğuna dikkat çekerek karara karşı çıktığını belirtti.


YOKSUL ÖĞRENCi DAHA ÇOK ÇALIŞIR
Okullarda önlüğün kaldırılmasının yoksul ve zenginlik açısından gerginliğe neden olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan konuyu şu şekilde yorumladı: “Yoksul öğrencilerin kendilerini kötü hissetmesi olası bir risktir. Bu risk, varlıklı öğrencilerin onları anlama ve yardımına neden olabileceği, yoksul öğrenciyi daha çok çalışmaya itip motive edebileceği gibi bir olumlu etkiyi doğurması da mümkündür.”


ESKİŞEHiR’DE DENENDi
Eskişehir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Harun Karacan, üç yıl önce Eskişehir’deki okullarda haftada bir kez serbest kıyafet uygulamasının yapıldığını ve disiplinsiz davranışların artış gösterdiğini vurguladı.


VELİLER KARŞI ÇIKIYOR
Öğrenci velisi Ayşe Özdemir, anaokulunda bile çocukların birbirlerine ‘Sen her gün aynı kıyafetle okula geliyorsun’ dediklerini belirtti. Özdemir, “Çocuklar arasında marka rekabeti başlayacak, durumu iyi olmayan çocukları eziklik hissedecek” dedi.


ÇUBUKÇU AÇIKLAYACAK
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, serbest kıyafet uygulmasına bu ay içinde son şeklinin verileceğini bildirdi. Anketle ilgili sonuçları da Bakan Nimet Çubukçu'nun açıklayacağı kaydedildi.
18.MAYIS.2010
BUGÜN

20 Şubat 2010 Cumartesi

Jackson Brown'in 'Şu Hayatta Neler Öğrendik Neler" adli kitapçığından :

1- Kendimi neselendirmek istedigim zaman en iyi yolun baska birini neşelendirmeye çalışmak olduğunu öğrendim.
2- Bir bebegin evlilik sorunlarini çözemeyecegini ögrendim.
3- Bir tartismayi tatliya baglamadan yataga gidilmemesi gerektiğini  öğrendim.
4- Isyerinde romantik iliskiler aranmamasi gerektigini ögrendim.
5- Insanin kendisinden daha sorunlu birisiyle evlenmemesi  gerektiginin ögrendim.
6- Çalistirdigimiz insanlara iyi davrandigimizda, onlarin da müsteriye iyi davrandiklarini ögrendim.
7- Bir toplantida zekâmi ya da sohbetimi göstermek konusunda tercih  yapmak gerektiğinde sohbeti seçmenin daha iyi olacağını
8- Insanlara iyi davranmanin hiçbir maliyeti olmadigini ögrendim.
9-Gerçekten yasamaya baslamak için emeklilik beklenirse, çok uzun bir süre beklenilmiş olunacağını öğrendim
10-Iyi kalpli olmanin mükemmel olmaktan daha önemli oldugunu
11-Bir domuza ve bir çocuga istedikleri her seyi verirseniz sonuçta  çok iyi bir domuzunuz ve çok kötü bir çocuğunuz olacağını öğrendim.
12-Kimle evlenecegin kararinin hayatta verilen en önemli karar  olduğunu öğrendim.
SEVGİ
Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki  oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline  çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş.  Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve  çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında,bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, Babacığım,kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm." demiş ve sonra  babasına şu soruyu sormuş: "Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?" Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş...

Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi  anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz; genellikle kişiyle  performansı arasındaki farkı göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden  yapılan şeyler insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün. Sabırlı olun. Anlayış  gösterin ve sevin. Gercekten ilginc. Insanlar elektronik posta kutularina fikra veya  eglendirici turden bir haber geldigi zaman, fazla dusunmeden bunu adres listelerindeki tum arkadaslarina gonderiyorlar. Fakat yukardaki  gibi uzerinde dusunulmesi gereken bir mesaj olursa, bunu arkadaslarina gonderip gondermeme konusunda defalarca dusunuyorlar ve sonucta da adres listelerindeki herkese gondermiyorlar.Bu mesaji adres listenizdeki herkese gondereceginiz umuduyla...

SEVGİLER.......

Ba / Bs formları için cezai bilgi notu :

VUK mükr.355  ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASI
BİLGİ VERMEKTEN ÇEKİNME / KAÇINMA  , vuk 256, vuk 257, vuk.mük.257 ‘ye uymayanlar
VUK mükr.355  /1 : 1.000,00 TL ( birinci sınıf tüccar ve serb.mesl.erbabları)
VUK mükr.355  /2 :    500,00 TL ( ikinci sın.tücc., defter tutan çiftçiler, basit usule tabi olanlar)
VUK mükr.355  /3 :    250,00 TL ( 1 ve 2. fıkra dışındakiler)
Ba/Bs DÜZELTMESİ VERİLİRSE :
- Beyan sürenin bitiminden itibaren ilk 10 gün için cezasız,
- İkinci 15 gün için 1/2 oranında,
- Daha sonra verilmesi halinde ise özel usulsüzlük cezası tam olarak uygulanır..
TAHSİLAT VE ÖDEME TEVSİKİ / İSPATI ZORUNLULUĞUNA UYMAMA CEZASI
Tahsilat ve ödemelerini BANKA + FİNANS KURULUŞU + PTT yoluyla yapmayan mükellefler işleme konu
tutarın % 5 i kadar ceza kesilir..
Bu tutar 1 . fıkraya tabi olanlarda 1000 TL , 2. fıkraya tabi olanlarda 500 TL den az olamaz, 3. fıkradaki mükelleflere ceza kesilmez..

2010
Ocak 2010 dönemi ve sonraki aylık dönemlere ilişkin YENİ uygulama
(396 no.lu VUK Genel Tebliği)
2009
381 no.lu VUK Genel Tebliği Kapsamında ESKİ Uygulama
Yükümlülük kapsamındaki mükellefler
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler
Bildirime konu alış ve satışlarda geçerli had
5.000 TL. ve üzerindeki her türlü mal ve hizmet alım-satımları
8.000 TL. ve üzerindeki mal ve hizmet alım-satımları
Bildirimlerin dönemi
Aylık
Aylık
Bildirimlerin verilme süresi
Takip eden ayın birinci gününden itibaren son günü akşamı saat 24:00'e kadar
Takip eden ayın 5'nci gününden itibaren bir sonraki ayın 5'nci günü akşamına kadar.
Bildirimlerin elektronik ortamda verilme zorunluluğu
Beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olanlar için zorunlu
Beyannamelerini elektronik ortamda vermek zorunda olanlar için zorunlu.
Alış ve satışlar
Belge tarihlerine göre bildirime konu edilecek.
Tebliğ'de bir belirleme olmamakla birlikte uygulamada genellikle kayıt tarihi esas alınmakta idi.
İthalat ve ihracat işlemleri
İthalatlarda
Gümrük Beyannamesi giriş tarihi, ihracat işlemlerinde
fiili ihracatın gerçekleştiği tarihi.
Tebliğ'de bir belirleme olmamakla birlikte uygulamada genellikle belge veya kayıt tarihi esas alınmakta idi.
Bildirimlerin süresinde veya tam olarak verilmemesi ya da kağıt ortamında verilmesi halinde ceza uygulaması
VUK mükerrer 355 uyarınca özel usulsüzlük cezası tam olarak uygulanır. Söz konusu cezai işlem uygulamasında Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilir ve tek bir usulsüzlük cezası kesilir.
VUK mükerrer 355 uyarınca özel usulsüzlük cezası tam olarak uygulanır. Söz konusu cezai işlem uygulamasında Ba ve Bs bildirim formları tek bir form olarak değerlendirilir ve tek bir usulsüzlük cezası kesilir.
Bildirimlerin düzeltilmesinde ceza uygulaması
Bildirimlerin verilme süresi içerisinde yapılan düzeltmelerde ceza uygulanmaz, süresinden sonra yapılacak düzeltme işlemlerinde ise düzeltilen her bir form için ayrı ayrı uygulanmak üzere VUK mükerrer 355'inci maddesine göre işlem yapılır. (Sürenin bitiminden itibaren ilk 10 gün için cezasız, ikinci 15 gün için ½ oranında, daha sonra verilmesi halinde ise özel usulsüzlük cezası tam olarak uygulanır.)
Bildirimlerin verilme süresi içerisinde yapılan düzeltmelerde ceza uygulanmaz, süresinden sonra yapılacak düzeltme işlemlerinde ise düzeltilen her bir form için ayrı ayrı uygulanmak üzere VUK mükerrer 355'inci maddesine göre işlem yapılır. (Sürenin bitiminden itibaren ilk 10 gün için cezasız, ikinci 15 gün için ½ oranında, daha sonra verilmesi halinde ise özel usulsüzlük cezası tam olarak uygulanır.)

tzkn.. tozkan... tozkant...

16 Ocak 2010 Cumartesi

Yeni çek kanununa aykırı "hamiline çek" kullandıysanız YANDINIZ :)))

Yeni çek kanununun, "hamiline" düzenlenen çeklerin diğer çeklerden ayırt edilebilecek şekilde basılması ve kullanılmasını düzenleyip aksi davrananları da hapis ile cezzalandırmak  istemesinin sebebi; ekonomide bolca bulunan HAMİLİNE çek kullanımını kontrol altına almak ve KAYITDIŞI EKONOMİ ile mücadele etmektir ...


Kısaca "hamiline çek" e kanunun bakış açısıını belirttikten sonra konuyu kanun ışığında netleştirelim.. 

Özetle hamiline çek kullanımı
1- Şeklen açıkça ayırt edilebilecek biçimde banka tarafından bastırılır
2- Sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır
3- Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.
4- 5941 sayılı yasaya aykırı olarak hamiline çek kullanılırsa banka bu durumu en geç 1 hafta içinde Gelir İdaresi Başkanlığı ve Cumh.Baş Savcılığına bildirmek zorundadır..
5- Yasaya aykırı olarak her çek yaprağı kullanımı için 1 yıla kadar hapis cezası vardır..
tzkn.. tozkan... tozkant...


İLGİLİ KANUN MADDELERİ :
ÇEK KANUNU
Kanun No. 5941 Kabul Tarihi: 14/12/2009

Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri
MADDE 2 –
(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazete’de yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.

Bankaların bildirim yükümlülüğü
MADDE 4 –
(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür. 

Diğer ceza hükümleri
MADDE 7 –
(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


9 Ocak 2010 Cumartesi

YARIN HİÇ OLMAYACAK..

BU YAZI ZAMANINDA (2001 DE) OLAN KİŞİSEL WEB SİTEMDEYDİ, SİTE geocities VE xoom ÜZERİNDEYDİ FAKAT SERVİS SAĞLAYICILARLA BERABER BENİM SİTEM DE KAPANDI :)) .
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------- 

YARIN HİÇ OLMAYACAK..

Bizi güldüren insanların birer birer bu dünyadan göçüp gitmesine tanık olmak ne kadar acı verici... Son örnek Gürdal Tosun. Yani Tombalak. Yani Laz Bakkal'ın çırağı. Şişmanlığı kendine bu kadar çok yakıştıran bir başka insan daha yoktu. Tıpkı Kemal Sunal gibi, tıpkı Cenk Koray gibi Tombalak da ailemizin bir üyesiydi. Çok sevmiştik onu. Belli ki dansçı Handan Güngör de sevmiş Tombalak'ı. Ama bizden farklı olarak. Aşkla bağlanmış ona. Sevmiş ama aşkını söyleyememiş bir türlü Tombalak'a. Tombalak "seni seviyorum" dedikçe Handan kaçınmış aşkını dile getirmekten. "yarın söylerim" deyip ertelemiş aşkını. İnsan hep böyledir işte. Sevdiklerinin hiç ölmeyeceğini, hep yanlarında olacağını düşünür. Bir gün ölüm gerçeğiyle karşılaştıklarında ise pişmanlık duyar. "keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim" der. Handan dün Tombalak'ın tabutunun başında işte bu pişmanlıkla haykırıyordu. "seni çok seviyorum, inan ki aşığım sana.."diyordu. Bu sözleri söylemeyi belki defalarca istemişti. Her defasında "bir başka sefere" deyip içine atmıştı. Aşkta yarın yoktur oysa. Aşkın sadece dünü ve bugünü vardır. Aşkı yarına bırakanlar yanılır. Hiç gerçekleşmeyecek bir hayali kurmak gibidir aşkı yarına bırakmak. Siz o hayali kurmakla zaman geçirirken, yaşam hızla akıp gidiyor. Ve yaşamın o en acı gerçeği, ölüm hiç beklenmedik bir anda kapıyı çalıveriyor. Ertelemeyin artık. Çünkü yarın, o çok sevdiğiniz ama bir türlü söyleyemediğiniz insanı göremeyebilirsiniz. Bir kez daha ona aşkınızı söyleme fırsatı bulamayabilirsiniz. İş işten geçtikten sonra "keşke"ler, duyacağınız pişmanlıklar hiçbir şey ifade etmeyecektir. Asıl ve en büyük pişmanlığı yapmadığınız şeyler için duyacağınızı bilin artık. Şimdi bu gazeteyi koyun bir tarafa. Hayatınızda böyle biri varsa hemen koşun ona. Görür görmez, bir saniye bile geçirmeden söyleyin sevdiğinizi. Eğer ulaşamayacak kadar uzağınızdaysa sarılın telefona. Sadece onu ne kadar çok sevdiğinizi anlatmak için aradığınızı söyleyin. Yalnızca onu değil, kendinizi de mutlu edeceksiniz. Handan için çok geç ama sizin halâ şansınız var.Bu şansı bir kez daha bulamama ihtimalinizin ne kadar güçlü olduğunu fark etmediniz mi?


Mehmet COŞKUNDENİZ
Posta gazetesi yazarı
(2002 den önceki bir köşe yazısıdır..)

3 Ocak 2010 Pazar

Aşk..mutluluk..sevgi..‏

-Aşk seçimdir. (Octavio Paz)
-Aşk tutuşmuş arkadaşlıktır. (Jeremy Taylor)
-Aşk utanma ve çekinmenin olduğu yerde vardır. (Dr. Ivy)
-Aşk kişinin kendinden çıkma ihtiyacıdır. (C.Baudelaire)
-Gerçek aşk, karşılıklı olarak hiçbirşey beklenmeyen yerde başlar. (Exupery)
-Aşk, köprü kurmaktır, insanlar köprü kuracaklarına duvar ördükleri için yalnız kalırlar . (Newton)
-Aşk, iki yalnızığın birbirine dokunması, birbirini koruması ve selamlamasıdır. (Rainer Maria Rilke)
-Acemi aşk, 'seni seviyorum çünkü sana ihtiyacım var' der, olgun aşk ise ' sana ihtiyacım var çünkü seni seviyorum' der (Erich Fromm)
-Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. (Spinoza)
-İnsan sevdiği kimse ile beraberdir. (Hz. Muhammed)
-Aşkın tek ilacı daha fazla sevmektir. (Henry David Toreau)
-Sevgi ile ilginin gücü dünyayı yerinden oynatabilir. (James Autry)
-Hakiki sevgi, iyilik gördüğünde artmayan ve kötülük gördüğünde de eksilmeyendir. (Yahya Bin Muaz)
-Mutluluk paylaşmak için vardır. (Manzoni)
-Bir insanın tek başına mutlu olması utanılacak birşeydir. (A.Camus)

BURÇLARA GÖRE YÖNETİCİLER NASILDIR ?

Koç
Yumuşak ses tonuyla konuşun

Koç insanları baskın, kuralcı, eleştirilmekten hoşlanmayan, güçlü ve hırslı karakterlerdir. Yöneticiniz bir Koç erkeği ise onun aceleci ve endişeli yönlerini bilerek hareket etmelisiniz. Asla onu eleştirmeyin. Özel hayatı ile ilgili hiçbir şey sormayın. Yalnızca işinize konsantre olun. Yumuşak ses tonu ile olaylara ve kavramlara hakim bir şekilde yaklaştığınız takdirde işiniz çok daha kolay olacaktır.

Boğa
Sizin de kibar olmanızı bekler

Kendinden ziyade birlikte çalıştığı grubu ön plana çıkartan, bunun yanında da tavizkar olmayan fakat biraz materyalist bir yönetici karakteridir. Kadın yöneticileri kibar, motivasyonu tam ama yönetici gezegeni Venüs’ün de vermiş olduğu etkiler sebebi ile yeniliğe çok açık olmayan, sabit fikirli ve çoğunlukla değişmeyen karakterlerdir. Uyumlu, içten, biraz ağır kanlı olan Boğa burcu yöneticinizin ticari zekasına güvenin.

İkizler
Hiperaktif biriyle karşı karşıyasınız

Konuşkan, hareketli, birden fazla şey ile aynı anda uğraşan, zaman zaman hiperaktif özelliklere sahip olan İkizler burcu, yönetim kadrolarında daha ziyade medya, reklam, pazarlama ve hizmet sektörlerinde başarılıdır. Çoğunlukla kafası karışık, birkaç işi birlikte yapan ve elinde cep telefonu veya e-postalarını sürekli inceleyen bir yöneticiniz olabilir. E-posta trafiğinden çok da fazla hoşlanmıyorsanız İkizler burcunda bir patronu ile çalışmak sizin için zor olabilir.

Yengeç
Alıngan ama fedakardır

İş ortamında çalışılması en zor burç gruplarından biri olan Yengeç burçları, çalıştığınız ortamı bir aile yuvası haline getirebileceği gibi, herhangi bir şekilde kolay kırılan, alıngan da olabilir. Yengeç yöneticilerinde erkek ve kadın ayrımından çok, yaş ayrımı yapmamız daha doğru olacaktır. Eskiye bağımlı, birlikte çalışılması zor fakat bir anlayış geliştirdiğiniz takdirde sizin için pek çok fedakarlıklar edecek bir yönetici modeliyle karşı karşıyasınız.

Aslan
Sözünü sakın kesmeyin

Enerjik, hareketli, sanata düşkün ve egosu yüksek bir Aslan burcu ile çalışmak, onu yücelttiğinizde ve motive ettiğinizde aslında çok kolaydır. Motive edilmeyi seven Aslan burcu çalışma hayatında kendisini göstermeyi de sever. Birlikte çalışırken asla ona ukalalık etmeyin. Onu her zaman yüceltin. Ve birlikte çalışma hayatınızda onunla bir takım olduğunuzu unutmayın. Aslan kadını yönetici, çoğunlukla güzel giyinen, bulunduğu ortamda kendisini rahatlıkla ifade edebilir. Lafını hiçbir zaman kesmeyin. Yalnız kaldığınızda fikirlerinizi söylemenize zaten izin verecektir.

Başak
Hatasız olmaya özen gösterin

Eleştirel, mükemmeliyetçi, iş ortamına duygularından ziyade mantığı ön plana çıkartan vizyon sahibi, kuvvetli, sentezleme yeteneği tüm burç gruplarından üstün olan bir birey ile çalıştığınızı unutmayın. Bir Başak burcu kadar analizci ancak bir Başak burcu olabilir. Kurumsal yapılarda en uyumlu, hakkaniyete en yüksek şartlarda sahip genel müdür ve yöneticiler Başak burcundan çıkar. Onun tek isteği, daha hatasız, daha mükemmel ve sistemde daha uygun çalışmaktır.

Terazi
Adil olduklarını unutmayın

Bu burç grubu profesyonel iş yaşamına en uygun gruplardan biri olmak ile beraber iş ortamında yenilik, vizyon ve fikirsel anlamda yeni ufuklara açık bir bireylerden oluşur. Sakin ve neşeli olan Terazi burçları uyumsuz ortamlarda çalıştıkları takdirde gergin, çok acımasız da olabilirler. Pek çok Terazi burcu yönetici ve patron olduğunun bile farkında değildir. Günlük işleri sizinle birlikte yapacak. Pozisyonu gereği üstünüz olsa bile, sizin ile her konuyu konuşarak paylaşacaktır.


Akrep
Ketum ve acımasızdır

Yöneticiniz bir Akrep ise, bilin ki ketum, şüpheci ve yeri gelince acımasız olan bir kişi ile çalışıyorsunuz demektir. Çalışılması en zor yöneticiler Akrep burcu yöneticileridir. Hırslı ve kendi ile yarışan bir patronunuz olduğunu unutmayın. Onunla çok açık konuşmalısınız, çünkü fikirlerinizi açık açık ifade etseniz bile bu düşüncelerin altında daha farklı şeyler arayabilir.

Yay
Çalışılması en kolay burç

Çalışılması en sevimli burç olan yöneticiniz hele bir Yay kadını ise, kahkahalarını koridorun ucundan duyacaksınızdır. Neşeli, iyimser, biraz abartılı ve çoğunlukla her şeyi olumlu düşünen Yay burcu ile çalışmak çok kolaydır. Konuşkanlığı içinde entelektüel bilgisini ve eğitim yönü güçlü bir kişi ile çalıştığınızı unutmayınız. Çalışma hayatında gergin olsanız bile ona bunu belli etmeyin.

Oğlak
İşkolik ve detaycıdır

Kadını ya da erkeği olsun, bu burçtakiler işkoliktir. Dünyaca ünlü politikacılar, genel müdürler, her alanda orta ve üst kademe yöneticiler hep Oğlak burcundan çıkar. Detaycı, analizci, çalışkan ve gerçekçi bir birey ile çalıştığınızı unutmayın. Devlet sektöründe pek çok üst düzey yöneticinin Oğlak burcudur. Özel sektörler ile bir devlet memuru mantığı ile çalışan Oğlak burcu yöneticisi ile çalışmanız için ilk önce onun gibi düşünebilmelisiniz Abartılı hareketlerden, yüksek sesten, ofis içi düzensizlikten asla hoşlanmaz. O, işine gelip sadece çalışır.

Kova
Zekaya hayrandır

Çoğunlukla, akılcı ve gerçekçi Kova burçları, vizyon sahibi insanlardan hoşlanır. Grup çalışmalarını seven Kova burcu yöneticileriyle bilin ki, ast üst ilişkiniz çok olmayacaktır. Asi, anlaşılmaz ve sıra dışı olan bu şahıs yalnızca işine konsantre olur, bu sebeple sizin dahi farkınıza varmayabilir. Onunla çalışmak için, tuhaf ve sıra dışı özelliklere biraz alışmalısınız. Düşünsel anlamda kendisini çok geliştiren seyahatten ve hayatın renklerinden hoşlanan bu birey akla ve vizyona hayrandır.

Balık
Sorumluluk sahibi olursanız kazanırsınız

Vizyon sahibi, hayalci, duygusal olarak çok değişken, çoğunlukla yumuşak ve bazen de çok gergin Balık burçları çalışma hayatında zaman zaman birlikte çalıştıkları insanlara aşırı iş yüklemeleri ve bireysel anlamda da iş ortamından çok fazla zevk almamaları ile tanınır. Sorumluluğunuzu bildiğiniz takdirde ve onun işlerini kolaylaştırdığınızda çok rahat bir iş dünyanız olacaktır. Gerekirse arkasında yarım bıraktığı işleri toplamalı ve onunla iç dünyanızı asla paylaşmamalısınız.


Alıntı...

1 Ocak 2010 Cuma

KENDİNİZİ KANDIRMAYIN !

BU YAZI ZAMANINDA (2001 DE) OLAN KİŞİSEL WEB SİTEMDEYDİ, SİTE geocities VE xoom ÜZERİNDEYDİ FAKAT SERVİS SAĞLAYICILARLA BERABER BENİM SİTEM DE KAPANDI :)) .
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
     KENDİNİZİ KANDIRMAYIN !

    Geçenlerde (sanırım ocak 2002 10'u ile 15'i arası bir gündü ) gece saat 01 civarında uyumaya çalışıyordum, yardımcı olur niyetiyle radyoda rastgele bir kanal ayarladım ! Hangi kanal ve hangi program olduğunu unuttum fakat programın formatı baya hoştu ! Telefonla programa katılan kişilerin anlatmakta zorlandıkları şeyleri anlatıp deşarj olmalarına olanak sağlanıyordu ! Bir bayan aramıştı benim radyoyu açtığım dakikalarda ve birşeyin kendini çooook rahatsız ettiğini, bunu kimseye anlatamadığını, kendisinin bile bu gerçeği kabullenemediğini ve hala bu duruma nasıl düştüğünü anlayamadığını uzun uzadıya anlatıyordu ! Sonunda programın spikeri zaten içindekileri dökmek isteyen bu hanımefendiye sorduğu sorularla geniş bir kapı araladı ve bu sır ortaya çıktı ! Bu bayan 26 yaşındaymış ve kocasını çok severek evlenmiş , üstelik kocası onun ilk aşkıymış, ilk göz ağrısıymış ! Kocasından başka birini gözü görmüyormuş, kocası da onu çok seviyormuş. Kocasının işi gereği bazan şehirdışına gittiğini ama bu kısa ayrılıklarda bile onu çok özlediğini ve kocasının da aynı şekilde hissettiğini ve telefonla sürekli görüştüklerini , aşkının derinliğini vesaire vesaire .. Kısaca KOCASINI HERŞEYDEN ÇOKKKKK SEVDİĞİNİ anlattı ! Sonunda da sırrını söyledi ! Kocasını aldatmış ! İşyerinde bir müşterinin istediği evrakları varmış ve bu müşteri telefon açmış evraklarını istemiş, bu hanımefendi de sakıncası yoksa akşam iş çıkışında evrakları getirebileceğini söylemiş . Söylediği gibi akşam iş çıkışında evrakları getirmiş ama sadece evrakları getirmekle kalmamış adamdan etkilenmiş ve görüşmeye başlamışlar ...... vesaire vesaireeee .. ALDATMA başlamış ! Sonra birden ben ne yapıyorum sorusu gelmiş aklına ve PİŞMAN olmuş ! Kendinden NEFRET etmeye başlamış . Bu sır içini kemirmeye başlamış , kimseye anlatamadığı için de DENGESİZ davranışları olduğunu DUYGUSAL HEZEYANLARA kapıldığını ve sık sık ağladığını ... vesaire vesairee ... anlattı. Emin değilim ama 1 saat kadar konuşmuştur telefonda, emin değilim çünkü saate bakamadım :)) karanlıktı ! Son olarak bu sırrı anlattıktan sonra çok rahatladığını söyleyip, spikere teşekkürlerini dile getirdi ve telefonu kapattı !
    Buraya kadar eee ne olmuş diyebilirsiniz ! Ama ! İlginç olan aldattığı kişi ile anlattığı kişilerin çok farklı olması ! Buna rağmen de , yani başkasına (başkalarına radyo aracılığıyla) anlatmasına rağmen ÇOK RAHATLAMASI ! Benim aklıma ise "İnsanlar ne kadar bencil ve herşeyi kolayına geldiği gibi algılıyor" gerçeği takıldı. Kişisel arzularına kapılan bu kişi yine kişisel benliğini rahatlatmaya çalışıyor kendince ! Kendini kandırarak, olaylarla hiç alakası olmayan kişilere anlatıp rahatlayan bu kişinin bir daha ASLA kişisel arzularına kapılıp kocasını aldatmayacağını kim söyleyebilir! Ben kendi adıma "kesinlikle HAYIR ! diyorum ne de olsa açık olan bir yol itiyaç duyulduğu her an kullanılabilir" görüşündeyim ! Yada yolda yürüken size çarpıp yere düşmenize sebep olan biri gidip bir başkasına "özür dilerim, kusura bakma dalgındım , acelem vardı " gibi bir açıklama yapsa ! Gerçekten özür dilemiş olur mu ? AF EDİLİR mi ? :)) ben buna da ASLA HAYIR cevabını veriyorum, çünkü KENDİNİ KANDIRMIŞ OLUR ve sadece KİŞİSEL BENLİĞİNİ RAHATLATIR o kadar ! Peki bu kişi gidip bir rahipe (pedere) gidip anlatsa ve AF DİLESE af edilebilir mi ? :)) Bence yine ASLA HAYIR ! İnsanların kendilerini kandırmalarına ve kendilerini kandırmalarına yardım eden herkese ve herşeye KARŞIYIM !
   
    Amacım kimseye saygısızlık etmek ve rencide etmek değil ! Bunlar sadece benim kelimelerim ..
    30.01.2002


tzkn.. tozkan... tozkant...